Kadın sağlığı, modern dünyada hâlâ fısıltıyla konuşulan konuların başında geliyor. Sokakta açıkça cinsellik konuşulurken, jinekolojik muayene hâlâ gizli saklı yapılması gereken bir eylem gibi algılanıyor. Oysa bedenimiz üzerine bu kadar çok söz söylenirken, neden kendi sağlığımızla ilgili konularda sessizliğe gömülüyoruz?

Gel, birlikte bu tabunun kökenlerine inelim ve artık konuşmamız gerekenleri yüksek sesle dile getirelim.

Toplumsal Baskının Gölgesinde Kadın Sağlığı

Çocuklukta öğrendiğimiz kalıplar hâlâ hayatımıza yön veriyor. “Kızlar böyle konuşmaz”, “Bunu söylemek ayıp”, “Oturmana dikkat et” gibi cümleler, kadınların kendi bedenlerine yabancılaşmasına neden oluyor. Özellikle de söz konusu jinekolojik sağlık olunca bu baskı daha da artıyor.

Ancak şu gerçeği unutmamak gerekiyor: Dişçiye gitmek kadar sıradan ve gerekli olan bir şey varsa, o da jinekoloğa gitmek. Regl düzensizliği, doğum kontrol yöntemleri, kistler, enfeksiyonlar ya da HPV aşısı gibi konular; ne utanılacak ne de gizlenecek meseleler. Aksine, her kadının yaşamının bir parçası olması gereken sağlık önlemleri.

“Bir Şey Mi Oldu?” Sorusu Neden Sadece Kadınlara Soruluyor?

Bir erkeğin üroloji randevusu alması kimsenin dikkatini çekmez. Ancak bir kadın jinekoloğa gitmek istediğinde, sorgulayıcı bakışlara maruz kalır. Çünkü toplum hâlâ kadın bedenini yargılamayı bir alışkanlık haline getirmiş durumda.

Gerçek şu ki: Sağlıklı olmak, sadece hasta olduğumuzda doktora gitmek değildir. Yıllık kontroller, smear testleri, yumurtalık taramaları gibi uygulamalar, kadınların sağlık haklarının temel bir parçasıdır. Tıpkı tansiyon ölçtürmek, kan tahlili yaptırmak gibi.

Bekâret Mitiyle Mücadele: Jinekoloğa Gitmek Ayıp Değil

Türkiye gibi pek çok toplumda, kadın bedeni hâlâ “namus” kavramı üzerinden değerlendirilmekte. Bu da jinekolojik muayeneleri bir “bekâret testi”ne dönüştürüyor. Ne yazık ki birçok kadın, “Aile duyar mı?”, “Bir şey anlaşılır mı?” gibi absürt endişelerle randevusunu iptal ediyor ya da hiç alamıyor.

Halbuki jinekoloğa gitmek, bir kadının kendi bedenine ve sağlığına gösterdiği önemin ifadesidir. Kimsenin bekâreti ya da cinselliği kontrol edemez. Çünkü kadın bedeni bir onur meselesi değil, bir sağlık alanıdır.

Cesaret Değil, Rutin: Jinekolojik Muayene

Bu konu sadece bir sağlık meselesi değil, aynı zamanda feminist bir duruş. Kadınların kendi bedenleri hakkında bilinçlenmesi, bilgi edinmesi ve adım atması, bir ayrıcalık değil, en temel insan hakkı. Ancak bu hakkı kullanabilmek için önce toplumsal baskılarla yüzleşmemiz, sonra da korkularımızı yenmemiz gerekiyor.

Jinekoloğa gitmek, cesaret göstergesi değil. Bu, hayatın doğal akışında yapılması gereken bir şey. Nasıl ki herhangi bir doktora gitmek için özel bir sebep beklemiyorsak, jinekolojik muayene için de illa “bir şey olması” gerekmiyor.

Kadın Sağlığını Konuşmaktan Çekinmeyelim

Artık kadın sağlığı hakkında daha yüksek sesle konuşmanın zamanı geldi. Konuyu tabu olmaktan çıkararak, normalleştirmeli ve bilinçlendirmeyi öncelik haline getirmeliyiz. Sağlıklı olmak için, utanmaya değil; bilgiye, anlayışa ve cesarete ihtiyacımız var.

Unutma: Jinekoloğa gitmek, devrim yapmak değildir. Bu, kendini önemsemektir. Ve her kadın bunu hak eder.

Visited 1 times, 1 visit(s) today

Last modified: 22 Nisan 2025

Close