“Kadın kadının kurdudur”, “Kadınlar birbirini çekemez”, “Ben kadınlarla hiç anlaşamam, hep erkek arkadaşlarım olmuştur” gibi ifadeler kulağınıza tanıdık geliyor mu? Bu cümleler yalnızca sohbetlerde geçiştirilip gidilen sözler değil. Aslında, kadınların birbirine olan yaklaşımındaki önyargıları besleyen ciddi bir sorunun, yani içselleştirilmiş mizojinin sessiz bir göstergesidir.
İçselleştirilmiş Mizojini Nedir?
İçselleştirilmiş mizojini, kadınların, yaşadıkları cinsiyetçiliği sorgulamak yerine içselleştirerek başka kadınlara karşı bu ayrımcı dili yeniden üretmesidir. Bu durum yalnızca bireysel düzeyde değil; kültürel, toplumsal ve ailevi ilişkilerde de kendini göstermektedir.
Bir kadının başka bir kadının kıyafetini eleştirmesi, başarısını küçümsemesi ya da dayanışmak yerine rekabeti öncelemesi hep bu mekanizmanın ürünüdür. Aynı zamanda kız çocuklarına yönelik aile içi ayrımcılıklar da bu yapının yansımasıdır.

Peki bu durumla karşılaştığınızda ne yapabilirsiniz? İşte içselleştirilmiş mizojini ile başa çıkmak için uygulayabileceğiniz üç etkili strateji:
1. Sessiz Kalmak Yerine Yavaşlatmak: Güçlü Sorular Sorun
İçselleştirilmiş mizojiniyle dolu bir ifadeyle karşılaştığınızda, doğrudan karşı çıkmak genellikle savunma duvarlarını yükseltir. Ancak düşünmeyi teşvik eden bir soru sorarak karşınızdakini sorgulamaya yönlendirebilirsiniz.
Örneğin biri “Kadınlar çok duygusal oldukları için profesyonel olamazlar” dediğinde, şöyle bir soru yöneltebilirsiniz:
“Sence duygusallık sadece kadınlara mı ait? Erkeklerin öfke gibi duyguları da duygusallık sayılmaz mı?”
Bu tarz sorular, düşünceyi geri itmeden sorgulama alanı yaratır. Psikolojide bu duruma bilişsel çelişki denir. Kişinin kendi düşüncesiyle çelişmesi, farkındalık ve değişim için güçlü bir başlangıçtır.
2. Ayna Stratejisi: Aynı Kalıpları Erkekler Üzerinde Düşündürmek
Bir başka etkili yaklaşım da, mizojinist söylemleri tersine çevirerek erkekler üzerinde düşünülmesini sağlamaktır. Bu yöntem hem ironik hem de düşündürücü olabilir.
Örneğin biri, “Kadınlar açık giyindiğinde dikkat dağıtır” dediğinde şu soruyu yöneltebilirsiniz:
“Peki erkekler açık giyindiğinde de aynı şeyi hissediyor musun?”
Bu strateji, özellikle samimi ilişkilerde daha güçlü çalışır. İnsanlar, kalıplaşmış yargıların etkisini erkek örneğiyle karşılaştıklarında daha net fark edebilir.
3. Konuyu Değiştirmek Yerine Bilgiyle Yanıt Verin
Bazı kalıp cümleler o kadar sık tekrar edilir ki, insanlar bunları düşünmeden söyler. “Kadın sürücüler kötüdür” ya da “Kadınlar birbirini kıskanır” gibi söylemler karşısında mini bir “öğrenme alanı” yaratmak, farkındalık yaratmanın güçlü bir yolu olabilir.
Örneğin:
- “Aslında araştırmalar kadın sürücülerin erkeklere kıyasla daha az trafik kazasına karıştığını gösteriyor. Bu yargının kaynağı hakkında ne düşünüyorsun?”
- “Kadınların yüksek duygusal zekaları ilişkilerde daha sağlıklı iletişim kurmalarını sağlıyor. Duygusallığı neden olumsuz bir özellik olarak algılıyoruz, sence?”
Bu yaklaşım, kişisel saldırıya dönüşmeden kültürel kökenleri sorgulatan bir zemin sunar.
Sonuç: Sessizlik Değil Dönüştürücü Diyalog
İçselleştirilmiş mizojini, sadece bireysel bir tutum değil, toplumun kadınlara biçtiği rollerin içselleştirilmiş halidir. Ancak bu döngü kırılabilir. Empatiyle yaklaşmak, sorgulatmak, bilgilendirmek ve tüm bunları yaparken karşımızdakini savunmaya itmeden ilerlemek, daha sağlıklı kadın dayanışmasının önünü açabilir.
Toplumun yapısal cinsiyetçiliğini yeniden üretmek yerine onu dönüştürmenin yolu, dilimizi ve yaklaşımımızı değiştirmekten geçiyor. Çünkü her farkındalık, yeni bir davranışın tohumudur.
Cinsiyetçilik İçselleştirilmiş Mizojini Kadın Dayanışması Toplumsal Cinsiyet
Last modified: 21 Nisan 2025