Trad Wife yani “Traditional Wife” olarak adlandırılan hareket, son dönemde özellikle sosyal medya platformlarında hızla yayılarak toplumsal cinsiyet rolleri, feminizm ve kadın hakları üzerine yeni tartışmaları da beraberinde getiriyor. Türkçeye “Geleneksel Eş” olarak çevrilen bu kavram, kadının ev işleriyle ilgilenmesini, kocasına hizmet etmesini ve geleneksel aile modeline sadık kalmasını bir erdem olarak sunuyor.
Ancak bu akımın sunduğu yaşam biçimi yalnızca “ev hanımı olmak” ile sınırlı değil. Aynı zamanda, kadının birey olarak karar alma gücünün erkeğe devredildiği, toplumsal hayattan bilinçli olarak çekildiği ve modern feminist akımlara karşı bir tepki olarak şekillendiği de görülüyor.
Amerikan Rüyasından Sosyal Medya Fenomenliğine

“Trad Wife” hareketi, ilk olarak Amerika’da genç solcu kadınlara tepki olarak ortaya çıktı. 1950 ve 60’lı yılların Amerikan rüyasını andıran bu modelde kadınlar; makyajlı, zarif, her daim nazik ve evde çocuklarına hizmet eden figürler olarak karşımıza çıkıyor. Modern çağda ise bu yaşam tarzı, sosyal medya ile birleşerek çok daha yaygın hale gelmiş durumda.
Göz alıcı örneklerden biri olan sosyal medya fenomeni @BallerinaFarm, bu akımın en bilinen yüzlerinden biri. Her yıl hamile kalması, çocuklarını evde doğurması, evde pişirdiği yemekleri paylaşması gibi içeriklerle 9 milyona yakın takipçiye ulaşmış durumda. Ancak bu profil, birçok kişi tarafından “gösterişli bir sadelik” olarak yorumlanıyor. Çünkü fenomenin yüksek gelirli bir kocası olması ve sosyal medyadan ciddi gelir elde etmesi, bu yaşam biçiminin ne kadar “bağımlı” olduğunu sorgulatıyor.
Kadınlar Özgürleşiyor mu, Bastırılıyor mu?
Trad Wife savunucuları, bu yaşam tarzının kadınları bastırmadığını, aksine feminen yönlerini yücelterek özgürleştirdiğini savunuyor. Kimi kadınlar işlerinden istifa ederek evlerine dönüyor, kimi ise sosyal hayattan tamamen çekilip yalnızca eş ve anne rolünü benimsiyor.

Bir sosyal medya paylaşımında yer alan “Politikayla ilgileniyordum ancak bıraktım, kocamın bana sadece ne düşüneceğimi söylemesi beni rahatlatıyor.” ifadesi ise dikkat çekici. Bu yaklaşım, bireysel bir tercih gibi görünse de geniş kitlelere ulaştığında toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yeniden üretme riski taşıyor.
Bu tür mesajların “çiçekli elbiseler”, “el yapımı kekler” ve “pembe mutfaklar” eşliğinde sunulması, toplumsal algı üzerinde ciddi etkiler yaratıyor. Böylece kadınların özgürlük alanı daraltılıyor ve bireysel kararlar, toplumsal norm haline gelmeye başlıyor.
Görünürde Sadelik, Arka Planda Refah
Trad Wife akımının en büyük çelişkilerinden biri, “sade yaşam” görünümünün aslında ekonomik refah içinde yaşanıyor olması. Bu kadınların büyük bölümü kocalarının yüksek gelirleri sayesinde bu hayatı sürdürebiliyor. Öte yandan, sosyal medya paylaşımlarından elde ettikleri kazançlarla da ekonomik bağımsızlıklarını bir nebze koruyorlar.
Ancak, bu durum akımın samimiyetini sorgulatıyor. Gerçekten geleneksel eş rolünü benimseyen kadınlar mı öne çıkıyor, yoksa bu trendin perde arkasında da bir tür “kariyer planı” mı yatıyor? Bu sorular, özellikle feminist çevreler tarafından sıkça dile getiriliyor.
Geleneksel mi, Manipülatif mi?
Sosyal medya sayesinde geniş kitlelere yayılan bu yaşam tarzı, görünüşte “tercih meselesi” gibi sunulsa da kadın hakları ve toplumsal eşitlik açısından riskli bir zemin yaratıyor. Özellikle genç kadınlar arasında yaygınlaşması, “ideal kadın” imajını yeniden şekillendiriyor ve modern kadını evcilleştirmeye yönelik bir araç olarak kullanılıyor.
Trad Wife hareketi, kimilerine göre huzur ve düzenin simgesi. Ancak daha geniş bir perspektiften bakıldığında, bireysel seçim kılıfı altında sunulan bu yaşam biçimi, aslında kadınların toplumsal gücünü törpüleyen ve onları yeniden “evin kadını” kalıbına hapseden bir yapının işaretlerini taşıyor.
Geleneksel Eş Kadın Hakları Toplumsal Cinsiyet Rolleri Trad Wife
Last modified: 22 Nisan 2025