Sosyal medya yeni bir akımla çalkalanıyor: “Sleepy Girl” fenomeni. İlk bakışta sadece vişne suyuyla hazırlanan magnezyumlu mocktaillerden ve estetik uyku videolarından ibaret gibi görünse de bu trendin ardında çok daha derin ve politik bir mesaj yatıyor. Kadınların bitmek bilmeyen üretkenlik baskısına karşı geliştirdiği sessiz ama güçlü bir cevap bu. “Sleepy Girl”, kapitalist sistemin dayattığı başarı kıstaslarını ve yorgunlukla suçlanan kadın bedenini reddederek, yepyeni bir feminist bakış açısı sunuyor.
Girlboss’tan Girl-resting’e: Feminizmin Yeni Dönemi
2010’lu yıllarda popüler olan “girlboss” kültürü, kadınları bireysel başarıya ulaşmak için daha fazla çalışmaya çağırıyordu. Ancak bu anlayış, yapısal eşitsizlikleri göz ardı ederek, kadınlara yaşadıkları tükenmişlik duygusunu adeta bir kişisel başarısızlık gibi hissettiriyordu. Bugünse “Sleepy Girl” hareketi, tam aksine, dinlenmeyi bir zayıflık değil, sistemsel taleplere karşı kolektif bir başkaldırı olarak tanımlıyor.
TikTok’taki videolarda kadınlar artık kendilerini “her zaman motive, güçlü ve verimli” olmak zorunda hissetmiyor. Dinlenmenin kişisel değil, politik bir eylem olduğunun farkına varıyorlar. Uyku, bu noktada yalnızca biyolojik bir ihtiyaç değil; aynı zamanda bir sessiz direnişin simgesi haline geliyor.
Tarihi Sessizlikten Direniş Uykusuna

Kadın bedeni tarih boyunca sessizleştirilmek, evcilleştirilmek istendi. Charlotte Perkins Gilman’ın “The Yellow Wallpaper” hikayesindeki gibi “tıbbi dinlenme” adı altındaki uygulamalar, kadınları evin içinde sessizliğe mahkum etmenin bir yoluydu. Ancak bugün, “Sleepy Girl” trendi bu sessizliği tersine çeviriyor. Kadınlar artık uykuyu bir kaçış değil, kendilerine tanıdıkları bir hak ve sınır çizme aracı olarak görüyorlar.
Artık “hiçbir şey yapmamak” bir pasiflik değil, bilinçli bir tercih. Yavaşlamak, görünmez olmak ve üretmemek; tüm bu eylemler, kadınların kendilerine dönmelerini ve toplumun üzerlerine yüklediği rolleri sorgulamalarını sağlıyor.
Duygusal Emek, Görünmeyen Yük ve Tükenmişlik
Kadınlar yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda duygusal olarak da sürekli bir emek sarf ediyorlar. İster evde ister işte olsun, ilişkilerde denge kurma, anlayış gösterme ve ortamı yumuşatma görevi çoğu zaman otomatik olarak kadınlara yükleniyor. Bu görünmez emek, yıllar içinde ciddi bir tükenmişlik yaratıyor.
İşte “Sleepy Girl” fenomeni, tam da bu tükenmişliğe ışık tutuyor. TikTok’ta yer alan içeriklerde “Bugün hiçbir şey yapmadım ve bu da yeterliydi” diyen kadınlar, aslında kolektif bir yorgunluk hâlini ifade ediyorlar. Bu ifadeler, bireysel değil, toplumsal bir farkındalık yaratıyor.
Yan Akımlar ve Feminist Dinlenme Pratikleri
Bu trend yalnız başına değil. “Tembel kız işi” (Lazy Girl Job) ya da “Bed rotting” gibi yan akımlar, aynı toplumsal ihtiyacın farklı yansımaları olarak karşımıza çıkıyor. Artık başarı, kadınların sadece iş yerindeki performanslarıyla değil; kendilerine ne kadar iyi baktıklarıyla, ne kadar sınır çizebildikleriyle ölçülüyor.
Bu trend, bir yönüyle de mizahi bir politik duruş sergiliyor. “Black cat energy” olarak adlandırılan kavramla benzerlikler taşıyan Sleepy Girl hareketi, tıpkı kediler gibi ne zaman görünmek, ne zaman kaybolmak istediklerine kendi kararlarını veren, içe dönük ama özde güçlü kadınları yansıtıyor. Sessizlik artık zayıflık değil, bir çeşit güç göstergesi olarak görülüyor.
“Kendine Bakmak” Bir Savaş Biçimi
Modern feminizm, kadınları yalnızca üretmeye değil; aynı zamanda üretimi sorgulamaya da çağırıyor. Artık kariyer hedefleri ile ruh sağlığı arasında yeni bir denge kuruluyor. Audre Lorde’un unutulmaz sözüyle: “Kendime bakmam bir savaş biçimi.”
Bu söz, “Sleepy Girl” hareketinde vücut buluyor. Bu fenomen, tembellik değil; aksine, sistemin insana sunduğu tükenmişlik halini reddeden bir uyanış çağrısı. Kadınlar artık uyuyarak uyanıyor. Yavaşlayarak güçleniyor. Görünmeden direniyor.
Feminist Direniş Sleepy Girl Tükenmişlik
Last modified: 18 Nisan 2025