Sosyal medyada her geçen gün yeni bir ilişki tavsiyesi trend oluyor. Ancak bazıları yalnızca geçici bir ilgi yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda insanların yaşam biçimini değiştirecek kadar etkili oluyor. İşte o önerilerden biri: Let Them teorisi. Amerikalı podcast sunucusu Mel Robbins’in bir videosuyla TikTok’ta milyonlara ulaşan bu yaklaşım, özellikle duygusal ilişkilerde kontrol arzusundan uzaklaşmayı savunuyor.
Robbins’in Instagram’da paylaştığı video, 20 milyondan fazla izlenme aldı ve TikTok kullanıcıları arasında bir anda popülerleşti. Üstelik yalnızca bir video değil, bir yaşam felsefesi haline geldi.
Let Them Ne Diyor?
Mel Robbins videoda net bir şekilde şunu söylüyor:
“Eğer arkadaşların seni hafta sonu bir yerlere davet etmiyorsa, bırak etmesinler. Eğer ilgilendiğin kişi seninle ciddi bir ilişki düşünmüyorsa, bırak düşünmesin.”
.jpg)
Bu basit ama derin cümle, aslında oldukça radikal bir duruşun altını çiziyor. Çünkü insanın içindeki kontrol etme, yön verme, değiştirme arzusuna doğrudan meydan okuyor. Let Them teorisi, karşımızdaki kişinin davranışını olduğu gibi kabul ederek, enerjimizi kendi duygularımıza yönlendirmemizi öneriyor.
Zihinsel Kurtuluşun Formülü
Günümüzde pek çok insan ilişkilerinde sürekli şu sorularla boğuşuyor:
“Neden aramıyor?”, “Neden benim kadar çaba göstermiyor?”, “Benim için ne hissediyor?”
Let Them bu döngüyü kırmak için bir anahtar sunuyor. Robbins’in sözleri oldukça net:
“İnsanlar kim olduklarını zaten gösteriyorlar. Sen de o gösterdikleri kişilere göre hareket et.”
Bu yaklaşım, ilişkilere daha gerçekçi ve sağlıklı bir pencereden bakmayı teşvik ediyor. Artık beklentiyle değil, gözlemle karar veriyorsunuz. Bu da hem zihinsel hem duygusal bir hafiflik getiriyor.
“Ama Duygularımı Dile Getirmek İstemiyor muyum?”
Bu noktada teoriye yöneltilen en büyük eleştiri şu oluyor:
“Ben sessiz kalmak zorunda mıyım? Kendimi ifade etmeyecek miyim?”
Elbette hayır. Robbins burada duyguların bastırılmasını ya da sınır koymaktan vazgeçilmesini önermiyor. Aksine, Let Them, pasif bir kabullenme değil; aktif bir yön değişimi.
İlk adım olarak, karşınızdaki kişiyi değiştirmeye çalışmayı bırakıyorsunuz. Bu da size kendi ihtiyaçlarınıza odaklanmak ve sağlıklı sınırlar koymak için alan açıyor. Yani bu teori aslında “susmak” değil, “daha bilinçli hareket etmek” demek.
Bu Kadar Yayılmasının Sebebi Ne?
Günümüz insanı artık sürekli açıklama yapmak, ikna etmek ve mücadele etmekten yoruldu. Özellikle dijital çağın getirdiği hız, iletişimdeki duygusal yükü artırdı. Let Them, tam bu noktada bir çıkış kapısı sunuyor.
İnsanların seçimlerinden sorumlu olmadığınızı kabul etmek, onların davranışlarını olduğu gibi görmek ve kendiniz için doğru olanı seçmek… Bu yaklaşım, romantik ilişkilerin yanı sıra, arkadaşlık ve aile bağlarında da derin etkiler yaratabiliyor.
Gerçek Güç: Bırakabilmekte
Kontrol etmeye çalışmak yerine, bırakmayı seçmek… Bu, güçsüzlük değil, tam tersine duygusal olgunluk. Robbins’in yaklaşımı, sınırlarını bilen, kimseyi zorlamayan ve karşısındakinin kararlarına alan tanıyan bir bakış açısını temsil ediyor.
Let Them teorisi, TikTok gibi hızlı tüketim platformlarında bile bu kadar kalıcı olabildiyse, belki de artık ilişkilerde özgürlük ve netlik arayışı çok daha önemli hale gelmiştir.
İlişki Tavsiyesi Let Them Mel Robbins TikTok
Last modified: 15 Nisan 2025